all of the

  1. tamam
dünyanın dört bir yanı Noun
harekâtın bütün safhaları Noun
rengârenk, her türlü renk.
to paint the house (in) all the colors of the rainbow: evi her türlü renge boyamak.
bu politikanın bütün dalları Noun
günün her saat inde
aklı başında olmak Verb
melekelerine hâkim olmak Verb
Herhangi Bir Biçimde Tutulan Veya Hapsedilen Kişilerin Korunması İçin Prensipler Bütünü Noun, International Law
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi Noun, Law
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme Noun, International Law
Din veya İnanca Dayanan Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri, Dine
veya İnanca Dayalı Müsamahasızlığın ve Ayırımcılığın Bütün Şekilleriyle Ortadan Kaldırılması Hakkında Bildiri
Noun, International Law
keyfini çıkarmak Verb
... için gereken herşeye sahip olmak Verb
Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiye Edilmesine Dair Uluslararası Sözleşme Noun, International Law
Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme Noun, International Law
bir davanın bütün gerçeklerini birinin önüne sermek Verb
Böyle rezillik olmaz! Sentence
İnsaf artık! Sentence
Bu kadar da olmaz! Sentence
Olacak iş değil! Sentence
Hayret birşey! Sentence
Bu kadar da olmaz! Sentence
Hayret birşey! Sentence
İnsaf artık! Sentence
Böyle rezillik olmaz! Sentence
Olacak iş değil! Sentence
bütün hükümet dairelerinin harcamalarını kontrol etmek Verb
bütün aile üyelerine geçirmek Verb
aklı yerinde olmak (bütün akli melekelerine sahip olmak Verb
en iyisi istifa etmek olurdu
Hayret birşey! Sentence
İnsaf artık! Sentence
Bu kadar da olmaz! Sentence
Olacak iş değil! Sentence
Böyle rezillik olmaz! Sentence
herkesin erişebileceği yerde